Gezici Araştırma Merkezi, 28-29 Mayıs ortasında, 14 vilayette, 1570 şahısla görüşerek, ekonomik durum anketi yaptı. Anket sonuçları, toplumdaki ekonomik yıkımı gözler önüne sererken, ümitsizliğin da süratle büyüdüğünü gösterdi. Cumhuriyet’ten Gamze Kolcu’nun haberine nazaran, açık uçlu olarak yöneltilen “Şu an ülkemizin en değerli sorunu nedir” sorusuna iştirakçilerin yüzde 74.8’i “ekonomi/geçim sıkıntısı” karşılığını verdi. Bunu yüzde 43.2 ile “işsizlik”, yüzde 34.4 ile “salgın hastalık”, yüzde 32.7’yle “yargı/hukuk/adalet”, yüzde 18.8’le “eğitim”, yüzde 15.6’yla “göçmen ve mülteciler” cevapları izledi.
Ankete nazaran, iştirakçilerin yüzde 13.8’i, “terörü” ülkenin en kıymetli sorunu olarak görüyor. Yüzde 11.7’si “yolsuzluk”, yüzde 10.1’i “ifade özgürlüğü/demokrasi”, yüzde 5.8’i “Avrupa Birliği’ne girememe” karşılığını verirken yüzde 4.2’si “dış politika” ve yüzde 1.3’ü “çevre kirliliği’ dedi.
Ekonomik kriz ve işsizlik direkt hanelerin borçlanmasına sebep oluyor. Ankete nazaran “Hane borcunuz var mı” sorusuna iştirakçilerin yüzde 60.6’sı “evet” cevabını verirken yüzde 39.4’ü hane borcunun olmadığını tabir etti.
Çoğunluk enflasyonun sebebi olarak hükümeti gösterdi
“Enflasyonun/fiyatların yükselişi hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusu yöneltilen iştirakçilerin yüzde 62.4’ü fiyat artışına “hükümetin yanlış siyasetlerinin sebep olduğunu” belirtti. “Dış güçlerin Türkiye’ye karşı bir operasyonu” diyenlerin oranı yüzde 24.9’iken “enflasyonun yükselişini doğal bir süreç olarak görenlerin” oranı ise yüzde 12.7’de kaldı.
‘Liradaki paha kaybı mutsuzluk yarattı’
Gezici Araştırma Merkezi Lideri Murat Gezici, iktidarın popülizme başvurarak sıkıntıları hafifletmeye çalışmasının işe yaramadığını belirterek, ankete ait şu değerlendirmede bulundu:
“Ekonomik kriz, hane başı gelirdeki önemli düşüş, liradaki kıymet kaybı toplumda harikulade bir mutsuzluk yarattı. Bu durum toplumu gergin, öfkeli, kızgın, kırgın ve umutsuz hale getirdi. Sebebi ise yanlış iktisat siyaseti olarak görülüyor elbet. Halk, iktidarın gerçek problemlere geçersiz karşılıklar verdiğini, popülist retorikle krizi gölgelemeye çalıştığını düşünüyor. Halkın bu kadar derin bir kriz ve yoksulluk içinde kalması lakin hükümet yetkililerin sembolik de olsa kendileri nezdinde rastgele bir tasarruf siyasetine gitmeyişi, kendilerinin hiçe sayıldığı fikrini doğuruyor.”
