AFAD’tan yapılan açıklamada, mümkün boğulma hadiselerinin önüne geçmek için öncelikle tehlikeli ve cankurtaran olmayan sularda yüzülmemesi ve yüzmenin yasaklandığı yerlerde suya girilmemesi gerektiği hatırlatıldı.
Yüzey akıntısı az üzere görünse bile akarsularda, sulama kanallarında, barajlarda yahut göletlerde suya girilmemesi gerektiği vurgulanan açıklamada, “Sahillerde denize girmek için inançlı yerler seçilmelidir. Bilhassa baraj ve göllerin yerleri ekseriyetle bataklıktır. Bu üzere yerlerde suya girilmemelidir. Bataklık bizi tabana gerçek çekerek, boğulmamıza neden olabilir. Dalgalı ve rüzgarlı günlerde denize girmekten kaçınmalıyız. Çeken akıntı (RİP) olan yerlerde denize girilmemelidir.” uyarısı yapıldı.
Azaltılan risklere karşın boğulma olayı yaşanması ihtimaline karşı birtakım kurtarma tekniklerinin bulunduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Kurtarma anında; bulunduğumuz yer ile suda boğulan kişi yakın aralıkta ise öncelikle bireye uzun bir çubuk, ip ya da ipe bağlı can simidi, otomobillerin yedek lastiği üzere malzemeleri atarak ulaşmaya çalışmalıyız. Boğulan kişinin bulunduğu yer karaya uzak bir arada ise yanımıza can simidi alarak yüzmeli, boğulmakta olan kişinin can simidine tutunmasını ve yüzerek karaya çıkmasını sağlamalıyız. Boğulmakta olan kişiyi yüzü üst gelecek biçimde döndürmeli ve bileğinden ya da saçından tutarak karaya çekmeliyiz. Kişinin baş ve gövdesi düz bir çizgide olacak formda, mümkünse iki kişi ile karaya çıkarmalıyız.
Boğulma olaylarında; kurtarma süreçlerinde yüzme bilen ve bu mevzuda eğitim görmüş şahısların misyon alması çok değerlidir. Aksi halde kurtarıcının da boğulabileceğini unutmamalıyız.
Boğulan kişi karaya çıkartıldığında; 112 Acil Davet Merkezi’ni aramalıyız, karaya çıkardığımız kişinin yaşamsal bulgularını değerlendirmeliyiz. Gerekli ise temel hayat dayanağına başlamalıyız.”
