Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kapsamında düzenlenen merasimde konuştu. Oktay, Türkiye’nin her türlü tahrik ve yöntemsiz teşebbüslere karşı Doğu Akdeniz’de hakkını savunacağını vurguladı. Oktay, “Bir taraftan sondaj gemisi filomuzu da güçlendiriyoruz. 7’nci jenerasyon Abdülhamid Han sondaj gemimiz, 12 bin 200 metreye kadar sondaj yapabilme yeteneğiyle mavi sularda faal araştırma yürütülmesinde kıymetli role sahip. Yeni sondaj gemimizin önümüzdeki ay Akdeniz’de faaliyetlerine başlaması planlanmaktadır. Her türlü tahrik ve adapsız teşebbüsler karşısında, Doğu Akdeniz’de hakkımız olanı kararlı bir biçimde savunuyoruz. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin hak ve hukukunu da kendimizden farklı tutmuyoruz. Akdeniz’de, Ege’de olmayacak hayallerle mehtaba çıkanlar bu gerçekleri güzel bilsin. Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları Rumun oyuncağı değildir” dedi.
‘Kıbrıs Türkü’nün nabzı hürriyet için atıyordu’
EOKA ve onu destekleyen güçlere karşı 48 yıl evvel Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nün imdadına yetiştiğini belirten Oktay, şöyle devam etti:
“48 yıl evvel bugün Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün imdadına yetişene kadar adada Rum mezalimi karar sürüyordu. Yok saymalarla başlayan Rumların Kıbrıs’ta Türkü silip atma teşebbüsleri; bayan çocuk demeden köy köy, hane hane katliama dönüşmüştü. 1571’den beri kendi toprağında huzur içinde yaşayan Kıbrıs Türkleri öz vatanında parya edilmek istenmişti. Lakin eli kanlı EOKA’nın ve onu destekleyen güçlerin hesap edemediği bir gerçek vardı; Kıbrıs Türkü’nün nabzı hürriyet için atıyor, kanı özgürlük için akıyordu. ‘Onlar bizi yok sayacaklar, biz daha çok var olacağız’ inancıyla Kıbrıslı Mücahitler, zulme karşı örgütlenip ulu çabayı başlattı. Fakat katliamın ateşi Yunanistan başta olmak üzere dışardan körükleniyor, 74 yılına gelindiğinde Kıbrıs Türkü var oluş gayretinin doruğunu yaşıyordu. Türkiye’nin dört bir yanından Kıbrıs Türkü’ne dayanak sesleri yükseliyor, milletimiz burada yaşananlara bigane kalamıyordu. Ve nihayetinde 48 yıl evvel bugün, devletimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Kıbrıs Türkü’nün varlığına vurulmaya çalışılan hançeri söküp atmak üzere harekete geçti. Kıbrıs Barış Harekâtı ile kahraman Mehmetçiğimiz Kıbrıslı kardeşlerimizin imdadına hem havadan hem de denizden yetişmiştir. İşte bu şehadet iklimi karşısında Rum terörü ve destekçileri nefessiz kalmıştır. Barış Harekâtı tüm dünyaya Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlığından asla ödün vermeyeceğini göstermiştir.”
“DENİZLERDE İSTİKRARLARI DEĞİŞTİRECEĞİZ”
Türkiye’nin savunma sanayi atılımlarıyla deniz kuvvetlerini modernize ettiğini ve son sistem silah, radar ve elektronik sistemlerin entegrasyonunu sağladığını söz eden Oktay, “İnşa edilen ve modernize edilen deniz araçlarımızı son sistem silah, radar, muhabere ve elektronik sistemlerle donatıyoruz. MİLGEM’lerimiz ve amfibi gemilerimiz donanmamızın kullanımında. Adım adım çok daha güçlü ve caydırıcı bir deniz gücüne sahip olmaktayız. Havadan bağımsız tahrik kabiliyeti olan denizaltılarımıza, ulusal torpidomuz AKYA ile ulusal gemisavar füzemiz Atmaca’yı entegre ediyoruz. Ulusal denizaltı projemiz MİLDEN’in yanı sıra SİHA üretiminde sahip olduğumuz tecrübeyi insansız deniz araçlarına aktarıyoruz. Mavi vatanda egemenliğimizi perçinleyecek insansız deniz altılarımız, denizlerde de istikrarları değiştirecek, oyunları bozacak” diye konuştu.
‘Çözüm yolunda KKTC’nin yanındayız’
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Maraş’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağı olduğunu ve Ada’da kalıcı tahlilin Kıbrıs Türk halkının hükümran eşitliğinin ve eşit milletlerarası statüsünün tescil edilmesiyle olacağını belirtti. Oktay, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Milli davamız Kıbrıs sıkıntısının, Kıbrıs Türk halkının yasal haklarını ve güvenliğini teminat altına alacak biçimde, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir tahlile kavuşturulması için Türk tarafı olarak başından beri içtenlikle gayret gösterdik. Yapan ve yenilikçi fikirlerle tahlil odaklı bir anlayış sergiledik. Bütün bu âlâ niyetli uğraşlarımız, Rum tarafının doyumsuz, çarpık zihniyeti yüzünden sonuçsuz kaldı. Rumlar, Kıbrıs Türkünü hiçbir vakit eşit ortakları olarak görmedi. Kendilerini Ada’nın tek hâkimi, Kıbrıs Türklerini ise azınlık olarak gören zihniyetinden vazgeçmedi. Kıbrıs Türklerini Ada’da azınlık yapmak için türlü oyunlarla milletlerarası toplumu kandırmaya, problemin özünden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bilhassa Maraş’ı kullanarak milletlerarası toplum nezdinde yaygara çıkarmaya, palavra gündemlerle dikkat toplamaya çalışıyorlar. Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağıdır! Hiç kimse palavra dolanla memleketler arası toplumun gündemini boş yere meşgul etmesin; Rum idaresinin temelsiz propagandalarının sözcülüğünü yapmasın! Çözümsüzlükle bu toprakların kaynağını, potansiyelini çürütmenize müsaade vermeyeceğiz. Bir tahlil olacaksa, bu Kıbrıs Türk halkının hükümran eşitliğinin ve eşit milletlerarası statüsünün tescil edilmesiyle olacaktır. Müzakerelerde iki devlet nasıl işbirliği yapabileceklerini, eşsiz hoşluklarla dolu bu değerli Ada’da yan yana nasıl bir gelecek kuracaklarını birlikte belirlemelidir. Tahlilin tek yolu budur. Tahlil yolunda da kalkınma seyahatinde da KKTC’nin yanındayız, en güçlü biçimde Kıbrıs Türkü’nü desteklemeye devam edeceğiz.”
