Elinde seçimlerde kullanabileceği bir muvaffakiyet hikayesi kalmayan iktidar on yıl evvel yaşanan Seyahat olaylarına sarmış görünüyor.
On yıl sonra bile Seyahat protestoları üzerinden yine bir kamplaşma yaratarak Türkiye’nin sefaletteki birinciliğini, yüzde 100’ü çok aşmış enflasyonu, rekor kıran işsizliği, iğneden ipliğe ateş değerine dönüşen fiyatları unutturacak bir çatışma siyaseti izliyor.
Bu çatışma çabasının toplumda bir karşılığı var mı?
Yok.
Millet geçim kaygısında.
Her gün gelen artırımlarla baş etmeye çalışıyor.
Lakin iktidarın gündeminde Seyahat olayları var.
İki defa beraatle sonuçlanmış Seyahat davasını canlandırdı. Artık ülkeyi düşürdüğü derin ekonomik krizin nedeni olarak da Seyahat olaylarını gösteriyor!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a nazaran “Gezi olayları olmasaymış Türkiye’nin 1,5 trilyon dolar ulusal geliri” olacakmış!
Seyahat, iktidarın yapacağı bu refah sıçramasını önlemiş!
Halbuki bugün yaşadığımız ağır ekonomik krizin Seyahat olaylarıyla bir ilgisi yok. On yıl evvel yaşanan Seyahat protestoları sırasında dolar yalnızca 30 kuruş artmıştı. Bu artışın; ne yatırıma, ne üretime, ne ihracata ne ithalata, ne ulusal gelire ne de kişi başına ulusal gelire bir tesiri oldu. Yabancı yatırımları da engellemedi, iş alanlarının kapanmasına da neden olmadı.
Olan, olaylarda öldürülen 8 gencimize oldu.
Seyahatin tarihe geçecek istikameti bu 8 gencin öldürülmüş olmasıdır.
Fakat iktidara bakarsanız Seyahat Türkiye’nin kalkınmasına pürüz olmuş. 1,5 trilyon dolara çıkacak ulusal geliri 800 milyar doların altına itmiş!
Hiç ilgisi yok.
Doları 4 liradan 16 liraya çıkaran bu iktidar; oburu değil.
İzlediği yanlış siyasetlerle ekonomiyi ağır bir krize soktu. Krizden çıkabilmek için de elle tutulur hiçbir bir siyaset geliştirmedi. Enflasyonu azdıran faiz siyasetiyle doları, dövizi patlattı. Doların fırlaması ithal orta eserlerin fiyatlarını fırlatınca iğneden ipliğe her esere artırım üstüne artırım geldi. Bir yıl evvel 7 lira civarında olan akaryakıt ve motorinin fiyatı 25 liraya fırladı. Ulaşım değerlenince pazara taşınan eserlerin fiyatları da fırladı.
Tekrar doları 6,95 lirada tutabilmek için Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını bu iktidar harcadı. Doları tutabildi mi? Tutamadı? Dolar 16,50 lira seviyesinde. Bunun sorumlusu herhalde on yıl evvelki Seyahat olayları değil.
Kaldı ki Türkiye’yi 2 trilyon dolar ulusal gelire ulaştıracağı taahhüdü de bu iktidarın.
Anımsayalım.
AK Parti iktidarı, 2012 sonunda, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 için ekonomik, siyasi ve altyapı gayelerinin olduğu 100’e yakın unsur açıklamıştı.
İktidarın açıkladığı amaçlar şöyleydi; yıllık gayrisafi yurtiçi hasılayı (GSYH) 2 trilyon dolara çıkararak dünyanın birinci 10 büyük iktisadı ortasına girmek, kişi başına düşen ulusal geliri 20 bin doların üzerine çıkarmak ve 500 milyar dolarlık ihracat yapmak.
İktidarın bu tezli maksatları açıklamasıyla Seyahat olayları ortasında bir temas da yoktu. Hükümet bu türlü bir ilişki kurmaya gereksinim da duymamıştı.
Pekala bu gayelere ulaşıldı mı?
Hayır. İktidarın ulaştığı sayılar bu maksatların yanından bile geçmedi.
O kadar ki tıpkı iktidar bu hayal mahsulü maksatlarını kendisi indirmek zorunda kaldı.
Prof. Dr. Aziz Konukman’ın Euronews’da anımsattığı üzere yayınlanmış olan son orta vadeli program (OVP) ile 10. ve 11. kalkınma planlarındaki 2023 maksatları karşılaştırıldığında iktidarın, kurduğu tüm hayallerin açık orta gerisine düştüğü görülüyor.
Konukman’ın vurguladığı üzere; “Veriler gösteriyor ki 10. Kalkınma Planı’nda GSYH 2023 amacı 2 trilyon dolardı. 11. Kalkınma Planı’nda ise 2023 gayesi 1.1 trilyon dolar. Yani 2023 amacında yarı yarıya bir düşüş mevcut. Birebir halde kişi başına ulusal gelir amacı 25 bin dolardı fakat 11. Kalkınma Planı’nda 12 bin 484 dolara düşürüldü. Son OVP ile de 2023’te kişi başına ulusal gelir amacı 10 bin 703 dolara kadar indirildi.”
Konukman, bununla birlikte, 10. Kalkınma Planı’nda 500 milyar dolar olarak hedeflenen ihracatın da 11. Kalkınma Planı’nda 226.6 milyar dolar göründüğüne dikkati çekiyor. Bu alanda da yarı yarıya bir düşüş gerçekleşti.
Şekere, doğalgaza, elektriğe, motorine, akaryakıta, ayçiçek yağına, ete, süte, mutfak tüpüne, ekmeğe, una, ulaşıma, otogaza yapılan artırım oranları yüzde 162 ile yüzde 340 ortasında değişiyor.
Ve iktidar yüzde 73 enflasyon açıklıyor.
Sorumlu olarak da Gezi’yi gösteriyor!
“Ben söyleyeyim de ister inan ister inanma” siyaseti.
