“Türkiye Cumhuriyetinde Güç Odaklarının Mücadelesi” serisinin üçüncü kitabına ait yaptığı söyleşide “darbe” imasında bulunduğu savıyla yargılanan eski Genelkurmay Lideri İlker Başbuğ hakkında savcı mütalaasını açıkladı.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, sanık İlker Başbuğ katılmazken, avukatı İlkay Sezer hazır bulundu. Duruşma savcısı temel hakkındaki mütalaasında, daha evvel Genelkurmay Lideri olarak misyon yapan sanık İlker Başbuğ’un Cumhuriyet Gazetesi muhabiriyle yaptığı 4 Ocak 2021’de yayımlanan röportajında, “Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Zira erken seçim kararı alınmış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi açıkça milletin siyasi yönetimine de vurulacak bir darbe olurdu” tabirlerini kullanarak darbe imasında bulunduğunun sav edildiğini belirtti. Mütalaada, her ne kadar Anayasa’nın 25. hususundaki fikir ve kanaat özgürlüğü ve 26. unsurundaki kanıyı açıklama ve yayma özgürlüğü müdafaa altına alınmışsa da Anayasal ve yasal düzenlemeler dışına çıkılarak cebir ve şiddet yoluyla bozmaya yönelen farklılıklar ortasında nefret, ayrımcılık yaratmaya yönelik kelam ve beyanların bu özgürlükler kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı belirtildi. Sanığın kelamlarının tenkit ve fikir özgürlüğü sonlarını aşar nitelikte olduğu, kamuoyunda ve toplumun bir kesiti tarafından reaksiyonla karşılandığı, birçok şikayet ve ihbarın yapıldığı, bu haliyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin gündeme geldiği belirtilen mütalaada, İlker Başbuğ’un “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik yahut aşağılama” cürmünden 1 yıldan 3 yıla kadar mahpusla cezalandırılması istendi.
Duruşma ertelendi
İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, mütalaaya katılmadıklarını belirterek savunma yapmak üzere mühlet talebinde bulundu. Mahkeme de savunma için mühlet vererek duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Ofisi’nce hazırlanan iddianamede, İlker Başbuğ “şüpheli” sıfatıyla, ortalarında AK Parti Rize Vilayet Başkanlığı, AK Parti Vilayet ve İlçe Liderleri ile Bayan Kolları Liderlerinin da bulunduğu toplam 166 kişi de “müşteki” sıfatıyla yer aldı. İddianamede, eski Genelkurmay Lideri İlker Başbuğ’un 4 Ocak 2021’de Cumhuriyet Gazetesi’ne “Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Zira erken seçim kararı alınmış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi açıkça milletin siyasi yönetimine de vurulacak bir darbe olurdu” tabirlerini kullandığı kaydedildi. Başbuğ’un söyleşisinde “darbe” imasında bulunduğu belirtilerek “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme yahut aşağılama” cürmünden 1 yıldan 3 yıla kadar mahpusu istendi.
Ne olmuştu?
24 Şubat’taki duruşmaya katılan İlker Başbuğ tabirinde, “Bu siyasetçilerden birisi de 27 Mayıs’ın en güçlü isimlerinden biri olan Alparslan Türkeş’tir. Darbe sonrası Türkeş, ‘Bu bahiste şayet seçim kararı alınıp yeni bir hükümet kurulsaydı biz 27 Mayıs’ı yapamayacaktık’ demiştir. Görüldüğü üzere hakkımdaki hata duyuruları hiçbir temele dayanmadığı üzere tutarsızdır. İddianameye husus değerlendirmeyi bugünkü olaylar ortasında rastgele bir münasebet kurulması mantık dışıdır. Cürüm duyurusunda bulunanlar kitabımın sonuç kısmına baksalardı, ‘kitapta tarihi geçmiş ile bugün ortasında alaka kurulmasından bilhassa kaçınılmıştır’ sözünü göreceklerdi. Cürmün kaynağı olan binlerce sayfadan oluşan bir araştırma kitabının ne içeriğini, ne de bedelini herkesin anlamasını beklemek gerçek ve gerçekçi olmaz. Bir Anadolu kentinde doğan halk çocuğuyum ve TSK’ya onuruyla komutanlık etmiş biriyim. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasını tarih hiçbir vakit affetmeyecektir. Bugün inanmak istiyorum ki, titrek titrek yanan adaletin ümit ışığı bugün burada söndürülmeyecektir. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum” demişti.
