İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık avukatları ile davaya müdahil olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ulusal Savunma Bakanlığının avukatları katıldı. Sanık Recep Karaçam ise tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Manzara Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) duruşmaya bağlandı.
Duruşmada, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma ilamı okundu.
Sanık Karaçam, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uymasını talep etti.
Mahkeme heyeti, Yargıtayın bozma ilamına uyulmasına karar verdi.
Duruşmada, beyanların alınmasının akabinde mahkeme orta kararını açıkladı.
Mahkeme, savunmasının alınmış olmasını ve tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdiği sanık hakkında, “konutu terk etmemek” halinde isimli denetim önlemi uygulanmasına hükmetti.
Milli Savunma Bakanlığının mevcut cürümden ziyan görme ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davaya katılması konusunda verilen orta kararı kaldıran mahkeme, İstanbul Valiliğine yazı yazılarak 14 Temmuz 2016 ve öncesinde askeri çalışanın de katıldığı vilayet güvenlik toplantılarının yapılıp yapılmadığının, yapıldıysa kimlerin geldiğinin sorulmasını ve toplantı tutanaklarının istenmesini karara bağladı.
– Davanın geçmişi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 88 sanık hakkında görülen ve 31 Mayıs 2018’de karara bağlanan davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “anayasal tertibi ortadan kaldırmaya teşebbüs” cürmünden ağırlaştırılmış müebbet mahpusa mahkum edilen sanıklar Nizamettin Aydın, Sadık Efe, Erkan Tercan, Halit Turan, İsa Turhan, Mehmet Ekerbiçer ve Mehmet Umut hakkındaki kararları onadı.
Yargıtay, çoğunluğu er 80 sanığa “suç sürece kastları bulunmadığı” gerekçesiyle beraat verilmesi kararını da hukuka uygun buldu.
“Anayasal tertibi ortadan kaldırmaya teşebbüs” hatasından ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası verilen sanık Recep Karaçam hakkındaki kararı bozan daire, sanığın kendisine verilen “tatbikat ve eğitim” talimatı üzerine, buyruk komutayla kışladan birliğiyle çıktığını, valiliğe geldikten sonra daha üst amirleriyle görüşerek, “Komutanım, bu bir eğitim değilse ben birliğimi alıp geri dönüyorum.” sözlerini kullandığını, akabinde da kışlaya döndüğünü belirtmişti.
Bu durumun şahitler tarafından da doğrulandığına işaret eden Yargıtay, Karaçam’ın aksiyonunun, “anayasal nizamı ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olup olmadığının kıymetlendirilmesi gerektiği tarafında karar kurmuştu.
