Bildiğiniz üzere, ülkemizde kamu işçi idaresinde önemli bir uyum sorunu olduğunu ve bunun giderek büyüdüğünü bu mecrada yazdığımız yazılarla daima gündeme getiriyoruz.
Özellikle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş süreciyle birlikte kamu işçi idaresine uzun yıllar istikamet veren Devlet İşçi Başkanlığının kapatılması, hiçbir hazırlık yapılmadan vazifelerinin birçok kuruma dağıtılması ve kurum hafızasının boşaltılması bunun en büyük sebeplerinden birisi oldu.
Geldiğimiz noktada, kamu çalışanı konusunda tüm misyonları üstlenen Cumhurbaşkanlığı İşçi ve Prensipler Genel Müdürlüğünün kamu işçi siyasetini ne tarafta ve ne halde sürdüreceğine dair şimdi ortaya koyulmuş bir çalışma göremedik.
Bu belirsizlik içerisinde, taşerondan geçiş sürecindeki büyük yanlışın toplu iş mukavelesi süreçlerinde fark edilmesi sonrası daima personel alımının azaltılması ve kontratlı işçi istihdamının yaygınlaştırılmasıyla birlikte kamudaki sıkıntılar daha da büyümeye devam etmektedir. Birebir nizamiyede yan yana nöbet tutan memur, kontratlı işçi ve daima emekçi statüsündeki müdafaa ve güvenlik görevlilerine farklı maaş, farklı toplumsal haklar ve farklı disiplin süreçleri uygulanmaya devam ettirilmektedir. Daima emekçi olan güvenlik vazifelisi resmi bayramlarda nöbet tuttuğu için iki katı yevmiye alırken, kontratlı işçiye ek hiçbir ödeme yapılamamaktadır.
Diğer yandan, kamuya girişte farklı statülerin getirdiği farklı mevzuat düzenlemeleri kamu kurumlarını adayların keyfine ve insafına bırakmış, az sayıdaki atama müsaadeleri verimli bir halde kullanılamaz hale getirilmiştir. Bunun en somut örnekleri de üniversitelerde yaşanmaktadır.
Önceki yıllarda üniversitelerde kontratlı alımların merkezi bir biçimde ÖSYM tarafından yapılmasını, bunun uyumunu YÖK’ün çok kolay bir sistemle yapabileceğini aşağıdaki yazılarımızda lisana getirmiştik. İstek edenler göz gezdirebilir.
“KAMU İŞÇİ İDARESİNDE UYUM SORUNU VAR” başlıklı 15 Nisan 2020 tarihli yazımız.
“YENİ YÖK’E YAKIŞAN UYUM OLMALI” başlıklı 20 Mayıs 2020 tarihli yazımız.
“ÜNİVERSİTELERDE KONTRATLI İŞÇİ İLANLARINA UYUM ŞART” başlıklı 27 Ekim 2021 tarihli yazımız.
Geçtiğimiz günlerde Memurlar.Net forum sayfamıza bir takipçimiz kendi alanındaki bir adayın altı üniversiteye birden (birisine yedekten) yerleşmesine isyan etmiştir.
Arkadaşımızın bildirisini motamot paylaşıyoruz:
TARSUS ÜNİVERSİTESİ
Maliye alanında ofis işçisi alım ilan metni için .
Yerleştirme sonuçları için .
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
Maliye alanında ofis çalışanı alım ilan metni için .
Yerleştirme sonuçları için
İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ
Maliye alanında ofis işçisi alım ilan metni için .
Yerleştirme sonuçları için .
ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ
Maliye alanında ofis çalışanı alım ilan metni için .
Yerleştirme sonuçları için .
İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ
Maliye alanında ofis işçisi alım ilan metni için .
Yerleştirme sonuçları için .
Bir aday tıpkı puanla beş üniversiteye birden nasıl yerleşmektedir?
Konuya uzak olanlar için kısa bir özet geçelim.
Arkadaşımızın yerleştiği;
-Tarsus Üniversitesi 20 Mayıs 2022 tarihinde,
-İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 27 Mayıs 2022 tarihinde,
-İstanbul Medeniyet Üniversitesi 31 Mayıs 2022 tarihinde,
-Afyon Kocatepe Üniversitesi 1 Haziran 2022 tarihinde,
-Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi 8 Haziran 2022 tarihinde,
Kadrolarını Resmi Gazete’de ilan etmişlerdir.
Görüldüğü üzere ortalama 15 günlük mühlet içerisinde birebir kurallarla beş üniversite ofis çalışanı almak için ilana çıkmıştır. Örnek durumdaki adayımızda tüm üniversitelerde talihini denemek maksadıyla başvurusunu yapmış, yüksek puanının avantajıyla tamamında sıralamaya girmiştir.
Esasen yerleşen arkadaşımız en nihayetinde bir takımdan yana tercihini kullanacak, başkalarına gidemeyeceği için sıralama yedeğe geçecektir. Fakat, beş üniversite çok acil bir halde işçi muhtaçlığı olmasına karşın adayın hangi üniversiteyi seçsem tarafındaki “keyfini” demek yanlış olur lakin “tercihini” beklemek durumda kalacaktır.
Halbuki, bu bahis özelinde şunun çok net bir gereksinim olduğu gün üzere ortadadır. Bu takımlarda istenilen kaideler üniversiteler tarafından ÖSYM’ye bildirilir, ÖSYM tarafından hazırlanan kılavuzla adaylardan tercihleri alınır ve en yüksek puanlının birinci tercihine nazaran yerleştirmeler yapılarak süreç çok kısa müddette muvaffakiyetle tamamlanır.
Bunun sonucunda az sayıdaki atama müsaadeleri epeyce verimli bir biçimde kullanılmış olur. Hem adayların hem de yönetimlerin önündeki belgisiz süreç çok kolay bir halde sonlandırılır. Bir öteki avantajı ise birtakım üniversiteler adayları ŞAHSEN müracaata zorlamaktadır. Bu durumda merkezi alımla kökten kalkacaktır.
İşin öteki bir traji/komik tarafı ise bu kadar kurum uğraştıktan sonra, birebir aday bu KPSS puanıyla ÖSYM tarafından ilan edilen KPSS-2022/1 puanıyla merkezi memur alımlarına da başvurabilecek ve çok yüksek ihtimalle oradan da ataması gerçekleşecektir.
Sonuç prestijiyle, siz yeterli bir sistem kurgulamazsanız; sistemden ya en çok en güzeller faydalanacak ya da liyakatın art plana atıldığı sık sık gündeme getirdiğimiz şahsa özel ilanlarla daha çok torpilliler faydalanacaktır.
Sözün özü; kamu işçi siyasetimiz “Saldım çayıra Mevlam kayıra” tarafında ilerledikçe bu sıkıntıları daha çok müellif, daha çok konuşuruz!
