Diyabet hastası olan Hatice Timurkaan’ın sol ayağının 2 parmağı, 29 Ekim 2018 tarihinde gittiği özel hastanede rahatsızlığına bağlı olarak kesildi. Timurkaan, pansuman için 2 Kasım’da öbür özel hastaneye gitti ve burada enfeksiyon tespit edilince ağır bakıma alındı lakin 10 Aralık’ta hayatını kaybetti. Yakınları, Hatice Timurkaan’ın mevtinde tabiplerin ihmali olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na hata duyurusunda bulundu. Soruşturma sonunda Hatice Timurkaan’ın birinci gittiği özel hastanede parmaklarını kesen ortopedi uzmanı Dr. Ali E. (66) ile hayatını kaybettiği hastanenin idare şurası lideri Hasan Arif S. (51), hastane başhekimi Dr. Yavuz Kemal Y. (53), anestezi ve reanimasyon uzmanı Dr. Halil K. (43), ortopedi ve travmatoloji uzmanı Dr. Ramazan D. (49), dahiliye ve nefroloji uzmanı Dr. İsmail Y. (44) ile beyin ve hudut cerrahi uzmanı Dr. Servet Y. (44) hakkında ‘taksirle vefata neden olma’ cürmünden 6’şar yıla kadar mahpusla cezalandırılması istemiyle dava açıldı.
Kahramanmaraş 9’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, İstanbul İsimli Tıp Kurumu 8’inci İsimli Tıp İhtisas Heyeti’nce hazırlanan raporda; Hatice Timurkaan öldüğü vakit tekrar canlandırma süreci sırasında vazifeli tabibin hastanede olmamasının, tıp kurallarına nazaran kusurlu olduğu fakat bu yanlışın kişinin vefatıyla illiyetinin bulunmadığı belirtildi. Yakınlarının talebi üzerine de İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İsimli Tıp Ana Bilim Kolu tarafından düzenlenen raporda ise şüphelilerin kusurlarının bulunduğunun yer aldığı kaydedildi.
Davanın 5’inci celsesinde karar çıktı. Sanıkların katılmadığı duruşmada, Hatice Timurkaan’ın kızı Cennet Taşdemir hazır bulundu. Duruşmada Taşdemir, annesinin vefatında ihmalin olduğunu ve sanıkların cezalandırılması gerektiğini belirterek, “Anneme vaktinde ve gerekli tedaviler uygulanmış olsaydı annem şu anda hayatta olacaktı” dedi.
‘HATANIN, KİŞİNİN VEFATI İLE İLLİYET BAĞI YOK’
Sanıkların avukatları da Hatice Timurkaan’ın mevtinde müvekkillerinin ihmali olmadığını belirtip beraat verilmesini istedi. Mahkeme savcısı ise mütalaasında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İsimli Tıp Ana Bilim Kolu’nun düzenlediği rapor üzerine İsimli Tıp Kurumu Başkanlığı İsimli Tıp 3’üncü Üst Şurası’ndan yeni rapor istendiği ve raporda “Söz konusu tarihte vazife yerini terk eden nöbetçi doktorun yerine öteki bir tabip görevlendirilmemiş olması nedeniyle üçüncü basamak ağır bakım hizmeti yürüten davalı yönetimin hizmet kusuru bulunduğu, hastanın mevcut klinik durumu ve yine canlandırma sürecini yardımcı sıhhat çalışanı tarafından da yapılabileceği dikkate alındığında kelam konusu yanlışın kişinin vefatı ile illiyet bağının bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur” denildiğini belirterek, sanıkların beraatine karar verilmesini talep etti.
Duruşma sonunda hakim, 6’sı tabip 7 kişinin üzerine atılı cürüm tarafından taksire dayalı kusurlarının bulunmaması nedeniyle beraatlerine karar verdi.
