Kamuoyunda toplumsal medaya yasası olarak bilinen basına ve toplumsal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine gazetecilerden reaksiyonlar yükseliyor. Bugün Ankara’da da basın meslek örgütleri bir ortaya gelerek teklifin geri çekilmesi için açıklama yaptı.
Bilgin, “Çünkü haksızlıklar karşısında susmayan basın değil Ulus’a Fizan’a sürülse sesini duyuracaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Umuyorum bu eforlar, TBMM’de yasanın çıkmaması ve iade edilmesi için de muvaffakiyete ulaşır” dedi.
Bilgin’in okuduğu açıklama şu formda:
“Önümüzdeki hafta TBMM’ye bir basın yasası gelecek. İsmi, ‘basın kanunu’ lakin içinde gazeteciliği geliştirmek için hiçbir gaye yok. Mahpus cezası, kapatma, internet basınına ağır denetleme ve basın kartlarının iptali var. Haftalarca Meclis’te iktidar ortaklarına gazetecileri dışlayarak bir basın yasası yapılamayacağını söyledik. Teklifler verdik, itiraz ettik; lakin beyhude. Tek bir cümlemizi bile dikkate almadılar. O nedenle Türkiye’deki bütün basın örgütleri; basın tarihinde tahminen de bir birincisi gerçekleştirerek bir dayanışma örneği gösterdi. Bugün, basın tarihimize geçecek bu hoş fotoğrafı görüyorsunuz.
‘Yasayı geri çekin’
Bugün yahut yarın Meclis’e gelecek olan maddeyi geri çekin. Basın maddelerini gazetecilere danışarak yapın, dedik. Dinlemediler. Sanmayın ki bizler dezenformasyonu önemsemiyoruz. Lakin bunun yolu maddedeki üzere mahpus cezalarından geçmez. Onurlu bir Yargıtay hâkimi, Adalet Komisyonu’nda açıkça uyardı. Bu yasanın uygulaması sırasında yargıda karmaşa ve keyfilik yaratacağını söyledi. Lakin onu da dinlemediler.
‘Anadolu basını gözden çıkarılmış’
Yasada, yazılı basının kapısına kilit vuracak hususlar var. O denli ki Anadolu basını hiçe sayılmış, gözden çıkarılmıştır. Yaklaşık Anadolu’daki bin gazete, hayat kaynakları olan resmi ilanları büyük oranda kaybedeceklerdir ve kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklardır. Ayrıyeten bu maddede Anadolu basını çalışanlarının özlük haklarını geliştirecek hiçbir tedbir de alınmamıştır.
‘Anayasa’ya aykırı’
Bu yasa temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne terstir. Yani Anayasa’ya alışılmamıştır. Anayasa ile teminat altına alınan haklarımıza karşıttır. Bu istikametiyle yalnızca gazetecilerin özgürlüğüne değil, tüm toplumun özgürlüklerini engellemektedir. Yanlış bir bilgiyi alenen yayma cürmü oluşturulmuş, 3 yıla kadar mahpus cezası getirilmiştir. Bu yasa tüm toplumu yazmaktan, eleştirmekten, toplumsal medyada bildiri paylaşmadan alıkoyacaktır. Bu yasa toplumsal bir oto sansür dalgasını tüm Türkiye’ye yayacaktır.
‘Karmaşa ve keyfilik nasıl önlenecek?’
Bu yasanın, seçimlere bir yıl kala bu yasanını getirilmesi manidardır. Bu mahpus cezaları, toplumu yıldırmak için getirilmiştir. Bu nasıl uygulanacaktır? Kime uygulanacaktır? Ve yeniden bu uygulama Yargıtay üyesinin TBMM’de söylediği üzere yargıda pek çok karmaşaya ve meseleye yol açacaktır. Karmaşa ve keyfilik nasıl önlenecektir? Soruları tekraren sorduk. Fakat Meclis’te bizlere hiçbir karşılık vermediler. İşte bu nedenlerle basın meslek örgütlerinin gücünü göstermek için bugün buradayız.
‘Kahrolsun sansür’
Bu aksiyon, tünelden çıkıştaki son yol ayrımıdır. Daima birlikte sesleniyoruz, bu maddede gazeteciler yok. Gazetecilerin görüşleri yok, basın özgürlüğü yok diyoruz. Bir sefer daha bu maddede susturma, korkutma ve mahpusa atma var diyoruz. Biz gazeteciler, bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz. Yaşasın özgürlük, yaşasın demokrasi, kahrolsun sansür.”
Açıklamanın akabinde basın mensupları, yanlarında getirdikleri kalemlerini heykelin önünde bıraktılar.
