Altıncı yıldönümünün üzerinden üç gün geçti. Kimi sıkıntıları rahat rahat konuşabiliriz. Daha doğrusu konuşmalıyız.
Bu yılın kutlama sloganı Demokrasi ve Ulusal Birlik Günüydü.
MHP Genel Başkanı’nın, AKP Genel Başkanı’nın Saraçhane’de yaptığı konuşmalara bakın milli birliğe mi atıf vardı, ayrıştırmaya mı?
Birliktelik mi vurgulanıyordu, kutuplaşmamı körükleniyordu?
Erdoğan’ın konuşmasına bir defa daha göz atın. Bay Kemal diye başlayıp tüm muhalefeti cepheleştiren, itibarsızlaştırmaya çalışan, şeytanlaştırma hedefi kokan telaffuzunu bir sefer daha okuyun yahut dinleyin…
İçinde ulusal birlik var mı Allah aşkına söyleyin…
Bu sebeple diyorum ki; Erdoğan 15 Temmuz’u AKP bayramı yaptı…
Bu sebeple diyorum ki; Erdoğan 15 Temmuz’u kendi bayramı yaptı (AKP= Erdoğan’sa! Ki o denli…)
Bu sebeple diyorum ki; ulusal coşku yoktu. Meydanda otobüslere doldurularak getirilmiş, kendini çeşitli sebeplerle gelmeye mecbur hisseden bireyler vardı.
İddia ediyorum, Gerçek AKP’liler de yoktu, gerçek MHP’liler de yoktu. Muhalefet partileri zati hiç yoktu.
Neden?
Neden sorusunun karşılığı aşikâr. AKP’nin , Fethullah cemaati ile iktidara geldiği günden beri yaptığı iş birliği/ortaklı sorgulanmasın diye..
Eski defterler açılmasın diye…
15Temmuz’u Kurtuluş Savaşı’ndan daha büyük direniş gibi… Cumhuriyet’ in kuruluşundan daha değerliymiş üzere göstermeye çalıştı..
Kendi zafiyetini, FETÖ’yle iş birliğini, iştirakini, Fethullahçıları yıllardır nasıl kullandığını unutturmak istiyor…
Abartılı merasimlerin esbab-ı mucibesi budur!
Erdoğan 15 Temmuz’u AKP bayramına çevirdi. Ve maalesef diyorum kendinden sonra unutulacak!
Ama unutulmaması gerekir. Ne 27 Mayıs’a benziyor, ne 12 Eylül’e. Ne Talat Aydemir ayaklanmasına benziyor ne 12 Mart’a…
Dini kendine siper eden bir tarikat/cemaat devleti ele geçirmeye çalıştı. Ahtapotun ayakları üzere devletin içine kök saldı. Devleti içinden çökertmeyi planladı.
Bu planını uygularken ortağı kimdi?
Bugünkü iktidar.
Bu günlerde medyada FETÖ’cülere en çok hakaret eden kim?
Fethullah’la yan yana fotoğraf çektirenler. Ekranlarda Hoca efendiye kelam söyletmeyiz diyenler değil mi?
15 Temmuz unutulmamalı… Zira 15 Temmuz, yalnızca bir tarikatın, dini kalkan yapan örgütlenmenin devleti ele geçirme uğraşı, darbe teşebbüsü değildi… Yıllardır yazıyorum iç savaş çıkarma teşebbüsüydü. Askeri askere, polisi polise sonunda sivil halkı sivil halka kırdırma projesiydi.
Direkten döndü denir ya motamot bu türlü oldu…
Direkten döndük…
Değinmek istediğim bir sorun daha var. Erdoğan muhalefeti ‘ağız dolusu darbe girişimiydi’ dememekle suçluyor.
Ama kendisi de o gün mesela O. K kodlu binbaşının ihbar yaptığı saatten, yani 14.45’ten tankların sokağa döküldüğü 21.00 ‘e kadar geçen süreyi açıklamıyor.
Açıklatmıyor.
Türkiye’nin karanlık tarihi o altı saatte yatıyor…
Aradan altı yıl geçti 15 Temmuz’un bütün sırlarını bilen iki kişi hala konuşmuyor. Biri devrin Genelkurmay Lideri Hulusi Akar artık Ulusal Savunuma Bakanı… Öteki MİT Müsteşarı Hakan Fidan…
Onlar konuşmadıkça 15 Temmuz’u anlayamayız…
Profesör unvanlı bireylerin ekranlara kurulup ‘o gece beşerler binaların 11 inci katına çıktı, alçaktan uçan F-16’ya baş atarak şehit oldu’ hamasetiyle yönetim ederiz…
Tabii nereye kadar!…
